“Pısa testleri dünya eğitim-öğretim sistemine zarar veriyor”
Akademisyenlerin PISA değerlendirmelerini eleştiren raporu
OECD’nin uluslararası öğrencileri değerlendirme programı direktörü Dr. Schleicher’a hitaben Amerika, İngiltere, Yeni Zelanda, İsveç, Kanada ve Avusturalya’dan 83 akademisyen PISA sınavlarına ilişkin derin kaygılarını belirten bir mektup kaleme almışlardır. Aşağıda bu mektuba yer verilmiştir:
Sayın Dr. Schleicher,
6 Mayıs 2014
Çeviri: İsmet Taşkale
Bizler, OECD’nin (Organization for Economic Co-operation and Development-Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) uluslararası öğrencileri değerlendirme programı (PISA) direktörü olarak sizin bu program üzerindeki etkinliğinizi biliyoruz. 13 yaşına giren PISA, dünya 15 yaş grubu öğrencilerin matematik, fen ve okumadaki başarılarına göre OECD üyesi ve OECD üyesi olmayan ülkeleri sıralamaya koyan bir kurum olarak tanınmaktadır. Her üç yılda bir yapılan PISA test sonuçları hükümetler, eğitim bakanları, gazete yazarları tarafından endişeyle beklenmekte ve bu sonuçlara ilişkin sayısız politik raporlar yazılmaktadır. Bu sonuçlar birçok ülkenin eğitim uygulamalarını önemli ölçüde etkilemeye başlamışlardır. PISA testleri yüzünden ülkeler, sıralamadaki yerlerini yükseltmek ümidiyle eğitim sistemlerinde değişiklikler yapmaktadırlar. PISA testleri üzerinde beklenen iyileştirmelerin yapılmaması, çok ülkede “PISA şoku ve krizine” yol açmıştır. O nedenle, “o testlere katılmama, o test sonuçlarına göre reform yapılamaz” çağrıları artmıştır.
Açıkçası bizler, PISA sıralamalarının olumsuz sonuçları konusunda endişeliyiz. Bunların bazıları şunlardır:
On yıllardır birçok ülkede standart testler kullanılmış fakat bunların geçerliliği ve güvenirliliğine ilişkin önemli sorunlar ortaya çıkmasına rağmen PISA böylesi sorunlu testlere olan ilgiyi, sayısal ölçümlere ve güveni yeniden oldukça artırmıştır. Örneğin Amerika’da en iyi programın seçiminde ana belirleyici PISA verileri olmuştur. Öğrenci, öğretmen ve yöneticilerin değerlendirilmesi için de aynı verilere başvurulmuştur. Oysa öğrenci, öğretmen ve yöneticileri derecelerle damgalayan bu standart testlerin kendi türü içinde en iyi olmadıkları hemen herkesçe bilinmektedir. (Bakınız, örneğin, Finlandiya’nın PISA sıralamasının tepesinden inişinin bir açıklaması yapılmamıştır.)
PISA üç yılda bir yaptığı değerlendirmelerle ülkelerin derece atlama uğruna eğitim politikalarında ivedi kısa süreli onarımlar yapmalarına neden olmuştur. Oysa araştırmalar eğitim politikalarında yapılan değişikliklerin ürüne dönüşmesi için birkaç yıla değil, on yıllara gerek olduğunu göstermektedir. Örneğin, bizler, bir meslek olarak öğretmenlerin statüsü ile Öğretmenliğin saygınlığının eğitim-öğretimin kalitesi üzerinde çok etkili olduğunu biliyoruz. Fakat bu statü kültürden kültüre değişir ve kısa süreli politikalarla kolayca değişmez.
Eğitimin ölçülebilir alanlarının daralmasını önemseyen PISA, eğitimin ne olduğu ve ne olması gerektiğine ilişkin toplumsal hayalimizi, tehlikeli bir şekilde baskılayarak bizleri fiziksel, ahlaksal, yurttaşlık ve sanatsal kalkınma gibi ölçülmesi güç ya da hiç ölçülemeyen eğitim alan ve amaçlarından uzaklaştırmaktadır.
Bir ekonomik kalkınma örgütü olan OECD, doğal olarak kamu okullarının ekonomik işlevlerini öncelemektedir. Ancak kamu eğitim-öğretiminin yegâne ve temel ereği, genç insanları üretici iş gücü haline getirmek değil, onların kesinlikle demokratik yönetime katılmalarını, etik davranışlar edinmelerini; kalkınmalarını, gelişmelerini ve mutlu olmalarını da sağlamaktır.
Birleşmiş Milletlerin (UN-United Nations) UNESCO ve UNICEF gibi birimlerinin eğitimin ve çocuk yaşamlarının geliştirilmesi için net ve yasal yaptırım güçleri vardır. Fakat OECD etkili bir şekilde eğitim politikalarına katılmayı sağlayacak bir mekanizmaya sahip değildir.
İşlevini yerine getirmek ve bunları izlemek üzere OECD çalıştığı ülkelerde kamu-özel ortaklıkları kurmuş; çıkar peşinde koşan çok uluslu şirketlerle işbirliklerine girmiştir. Bunların bazıları Amerikan okullarına ve okul kampuslarına da hizmet sunmaktadırlar. Şimdi de bunlar, OECD’nin PISA programını uygulayacağı Afrika’daki ilkokulların eğitim-öğretim programlarını geliştirmenin peşine düşmüşlerdir.
Sonuç olarak ve acilen diyoruz ki: süregelen küresel değerlendirmeleriyle yeni PISA rejimi kaçınılmaz olarak öğretmenleri daha çok dışlayarak, daha çok satıcı yapımı derslere yol açarak çocuklarımıza zarar vermekte, sınıflarımızı çölleştirmektedir. PISA nın uzun süreli çoktan seçmeli testlerinin yol açtığı sıkıntı öğrenci ve öğretmenlerin mutluluğunu eritmekte, okullardaki stresi artırmaktadır.
İşte bu tür sorunlar üretici eğitim-öğretimin istendik ilkeleri ve demokratik uygulamalarıyla çatışmaktadır.
Eğitim-öğretim olgusunun değerlendirilmesi için başvurulan, tek ölçü birimiymiş gibi önemsenen bir teste göre reform yapılmamalı.
Hiçbir reform bir ulusta var olan sosyoekonomik eşitsizlik gibi eğitim dışı nedenlerin önemli rolünü görmezden gelmemeli. Son 15 yılda ABD dahil birçok ülkede eşitsizlik korkunç derecede artmıştır. Zenginle-fakir arasındaki eğitim açığı büyümüştür. Ne kadar çok karmaşık olduğuna bakılmaksızın bu açığın giderilmesi gerekmektedir.
Uluslarımızın yaşamını derinden etkileyen OECD gibi bir örgüt, toplumlarımızın bireyleri tarafından saygı duyulan demokratik sorumluluklarına açık olmalıdır.
Bizler, bu mektubu, sadece testlerin yol açtığı zarar ve sorunlara dikkat çekmek için yazmıyoruz. Bizler yukarda değinilen kaygılarımızı hafifletecek yapıcı fikir ve önerilerimizi de sunmak istiyoruz. Hiç değilse bu öneri ve fikirlerin yukarda söylenen olumsuz etkilere takılmadan öğrenmenin nasıl geliştirileceğine ışık tutabileceğine inanıyoruz.
1.Toplumlar için alternatifler geliştiriniz: Yayımladığınız değerlendirme sonuçlarına çok anlam yüklerken sansasyonel söylemlere yol açmayınız. Örneğin 15 yıldır çocuk işçiliğine odaklandınız. Gelişmekte olanlarla gelişmiş ülkeler arasındaki karşılaştırmasını yaptınız. Fakat bunun ne eğitime ve ne de politikaya yararı var. Ve bu tutum, eğitim sömürgeciliğinden OECD’nin sorumlu olmasına neden olabilir.
2.Tüm ilgili tarafların ve akademisyenlerin katılımını sağlayınız. Günümüze değin uluslararası öğrenmenin nasıl ve neden değerlendirildiği konusunda söz sahibi olanlar şunlardır: pisikometriciler (ruhsal durumları değerlendirenler), istatistikçiler ve ekonomistler. Bunlar masada bulunmayı elbet hak ediyorlar. Fakat aynı şekilde başka diğer gruplarda: aileler, eğitimciler, yöneticiler, toplum liderleri, öğrenciler; antropoloji, sosyoloji, tarih, felsefe, dil gibi bilimlerden akademisyenlerle sanat ve edebiyatçılar 15 yaş grubu öğrencilerinin eğitiminin neden ve nasıl değerlendirildiğini yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde tartışmalıdırlar.
3.Değerlendirme yöntem ve standartları ile uğraşan ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapınız: bunların amacı, öğrenci ve öğretmenlerin sağlığı, gelişimi, varsıllığı ve mutluluklarıyla da ilgilenen kamu eğitiminin ekonomik alanını aşar. Bu tür çalışmalarda yukarıda sözü edilen Birleşmiş Milletlerin örgütlerine de yer verilmelidir.
4.Katılımcı ülkelerin vergi ödeyenlerinin bu testler için yaptıkları milyonlarca dolar ödentinin başka alternatif alanlara yatırmalarına ya da bu aynı sınavlara katılmayı isteyip istemediklerine şans tanımak üzere PISA çalışmalarının doğrudan ve dolaylı giderlerini açıklayınız.
5.Test formatına ilişkin sorunların, sayısal istatistiki ve puanlama işlemlerinin ön yargılı ve adil olmayan eleştirilerine karşı baştan sona kadar PISA çalışmalarını bağımsız uluslararası gözlem kuruluşlarının izlemesini sıcak karşılayınız.
6.Hazırlık aşamasında iş vereceğiniz özel şirketlerin işlevi konusunda detaylı bir iş akdi hazırlayınız ve çıkar çatışmalarını önlemek için üçer aylık değerlendirmeler yapınız.
7.Testin kesin değerlendirmesini açıklayınız. Burada değinilen konuların yerel, ulusal ve uluslararası masalarda tartışılmasına zaman ayırınız, bir sonraki PISA dönemine başlayınız, Bu size yeni ve geliştirilmiş bir değerlendirme modeli için yapılan önerilerden süzülen ortak bilgilerin toplanması fırsatı verecektir.
Bizler OECD’nin PISA uzmanlarının eğitimi geliştirmek için saygın bir istemle çalıştıklarına inanıyoruz. Ancak bizler örgütünüzün dünya eğitim sisteminin araçları ve sonuçları konusunda nasıl küresel bir hakem olduğunu anlayamıyoruz. OECD’nin tek bir standart teste odaklanması öğrenmeyi çok sıkıcı hale getirmekte ve öğrenme istemini öldürmektedir. PISA daha çok puan almak için birçok ülkeyi yarıştırırken, OECD işlevinin sınırları ya da gerekliliği konusunda bir tartışma açmadan dünya eğitim politikasına yön verme gücünün elinde olduğunu düşünmektedir. Bizler sıradan ve yetersiz bir metrelik ölçü çubuğuyla çok çeşitli eğitsel gelenekleri ve kültürleri değerlendirmenin, doğrusu, okullarımıza ve öğrencilerimize onarılamaz zararlar vereceği endişesini taşıyoruz..
Saygılarımızla,
İmza : Dünyanın 6 farklı ülkesinden 83 akademisyen.
https://www.theguardian.com/education/2014/may/oecd-pisa-tests-damaging-education-academics
Çeviri: İsmet Taşkale Emekli Öğretmen
Hiç yorum yok: