Header Ads

Hava durumu uygulamasi android mobil cihazlar icin
Son Dakika
recent

Karadeniz Gezimiz - Cevat Kulaksız

Karadeniz gezimize başlangıç:
Karadeniz Gezimiz - Cevat Kulaksız
Bu giden Perşembe 29 Ağustos 2019 günü, hiç gitmediğim Karadeniz yöresine gitmek, görmek amacıyla, daha önce anlaştığımız, para yatırdığımız bir turizm firmasının ellerimizde valiz, çantalarla arabasını beklemeye başladık. saat 22.00 de hareketimize karar verilen saatten 20 dakika sonra araba geldi. Tur aracı geldi ama hoşnutsuzluk başladı, çünkü otobüs umuyorduk, midibüs çıktı. Gelen otobüs değildi, midibüstü. Kimileri, özellikle bayanlar aracı beğenmiyorlar, “bu araba ile yolculuk yapılır mı bize otobüs dendi", kimileri "gidiş geliş üç dört bin km yola bu araba ile gidilir mi”? “geziyi iptal edelim, paramızı isteyelim”, “şikâyet edelim" lafları havada havalanıyordu. Firma yetkilisi de orada imiş, o yetkili "şikâyetinizi anlamam, 20 kişi için koca otobüs koyamam, biz sözleşme yaptık, paralarınızı aldık, paranızı iade edemeyiz, gerisini siz düşünün" deyince şikâyet ve homurtular azalmaya başladı.
Ben de arabadan hoşnut değilsem de hiç gitmediğim bu yerlere gitmek istiyordum, bu yüzden sessiz kaldım. Bir saate yakın rötardan sonra, ister istemez çantaları yerleştirmeye, yerlerimizi almaya başladık, 06 ZT 720 plakalı tur midibüsü ile yola revan olduk.
Geziden notlar:
Geziye katılan yol arkadaşlarımızın içinde en yaşlısı (74) bendim. Ayrıca gezi ekibimizin içinde hiç Türkçe bilmeyen Irak’lı karıkoca da vardı, Oday Esmail (erkek) ve Heyam Khalil adlı Araplar kendi aralarında sadece Arapça konuşuyorlardı.
Atatürk köşkünün önünde, rehber tercümanımız yardımıyla Oday Esmail adlı Irak’lı Arap’a, Atatürk’ü nasıl buluyorsunuz, diye sordum. Oday, “biz Arap olarak Abdulhamid’i üstün tutarız, çünkü o halife idi, Atatürk’ün Halifeliği yok” dedi.
Gidişte iki şoför vardı, gelirken teke düştü. Rehberimiz gezide hiç bir müzeyi gezdirmedi, dönüşte sadece Samsun'da Atatürk'ün 1919 da Samsun'a geldiği Bandırma vapuru müzesine bir göz attık, yüzeysel olarak dolaştık.
Geziye katılanların hepsi 23 kişi idi ve çoğunluğu baldız, bacanak, enişte kayın, "Alamancı" vs akrabalardan oluşuyordu. Herkes öbek öbekleşiyor, haha hihi sohbetler, sadece ben tek idim. Onlar geziyorlar, sadece alışveriş yapıyorlar, yiyip içip yatıyorlar. “Arkadaşlar bir de müzeleri gezelim" dediğimde, kadının biri "bir de müze parası mı verelim" diyordu. Tam istediğim tadında bir gezi olmasa da yurdumuzun bu yeşiller diyarını gezmediğim için her şeye katlanıp devam edecektim.
Kayıtta son ana kadar tek idim, benden otel farkı olarak tek odada kalacağım için herkesten 200 lira fazla istediler. Ben olmaz dedim, son anda kabul ettiler, aynı parayı vermek koşulu ile katılmıştım. Onun için otellerde ben hep tek yataklı yerde kalıyordum. Tespit edebildiğim bazı ayrıntıları zaman buldukça size sunmaya çalışacağım.
İlk uğradığımız il Giresun idi, Giresun’da kaleye çıkarak şehri yüksekten seyrettik. Daha sonra Trabzon’a yöneldik.
Atatürk Köşkü: Atatürk Köşkü Trabzon Soğuksu Mahallesinde bulunuyor.
Trabzon, Atatürk Köşkü Müzesi
Karadeniz Gezimiz - Cevat Kulaksız
Trabzon’a hâkim Soğuksu sırtlarında, çam ormanları içinde yer alan bina, Trabzon’un o dönemki bankerlerinden ve Rum asıllı olan Kostantin Kabayanidis tarafından 1890 yılında yazlık konut olarak inşa ettirilen köşk ilk zamanlar Kabayanidis Köşkü olarak anılıyormuş. Avrupa ve Batı Rönesans mimarisinin etkilerini taşıyan binada büyük ve gösterişli Avrupa simgeleri kullanılmıştır. Köşkün dış cephesi taş işçiliği göstermekte olup, iç cephesi Bağdadî tekniğindedir. Yerler yine aynı akımın etkisi olarak dönemin fayanslarıyla döşenmiştir.
Birinci Dünya Savaşından sonra birçok gayrimüslim gibi, Kabayanidis de ülkeyi terk ediyor. 1923 yılına kadar özel mülk statüsüne sahip olan bu mekân o yıllarda devlet hazinesine dâhil ediliyor.
Atatürk, 15-17 Eylül 1924 tarihlerinde Trabzon’u ilk kez geldiğinde bu gün Trabzon Müzesi olarak düzenlenen konakta ağırlanmıştır. 15 Eylül günü Soğuksu semtine yaptığı gezintide köşkü görmüş ve çok beğenmiştir. 27–29 Kasım 1930 tarihlerinde Trabzon’u ikinci kez onurlandırdığında da Eski Türk Ocağı binasında ağırlanmıştır.
Karadeniz Gezimiz - Cevat Kulaksız

Daha sonra gerekli çalışmalar sürdürülerek bina 1930 yılında Trabzon Özel İdaresince tescil edilerek İl Daimi Encümeninin kararıyla Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya armağan edilmiştir. Daha sonra Trabzon’dan oluşturulan bir heyet Ankara’ya giderek köşkün tapusunu ve anahtarını Atatürk’e teslim etmiştir.
 Atatürk, 10–12 Haziran 1937 tarihlerinde üçüncü ve son kez Trabzon’u geldiğinde ise, iki gece bu Köşkte kalmıştır.
 Atatürk’ün ölümünden sonra Köşk,  Ankara Asliye Hukuk Hâkimliğinin sayılı kararı ile yasal varisi, kardeşi Makbule Boysan’a intikal ettirilmiştir. Köşkün müzeye dönüştürülmek amacıyla Trabzon Belediyesince Makbule Boysan’dan satın alınması, Trabzon Asliye Hukuk Hâkimliğinin 6.8.1942 tarih ve 476/284 nolu kararıyla gerçekleştirilmiş olup; istimlâk bedeli olarak 10.000. TL Makbule Boysan adına Ziraat Bankası hesabına 30.3.1943 tarih ve 673 sayılı makbuzla yatırılmıştır. Bina 1943 yılından itibaren müzeye dönüştürülerek hizmete açılmış olup halk arasında “Atatürk Köşkü” adıyla anılmaktadır.
Karadeniz Gezimiz - Cevat Kulaksız

Atatürk kendi ifadesiyle büyük mutluluk yaşayarak köşkte geçirdiği iki gece, Trabzon ve Trabzonlular için olduğu kadar Türk Tarihi için de sonsuza denk unutulmayacak ve sürekli örnek teşkil edecek bir oluşuma tanık olmuştur. Atatürk 11 Haziran 1937 gecesi bu Köşk’te bütün mal varlığını canından çok sevdiği Türk ulusuna armağan etme kararı almış ve mal varlığının bir listesini hazırlayarak gereğinin yapılması için Başbakan’ a göndermiştir.
Atatürk köşkünü yurdun her yanından gelen onlarca otobüs park edecek yer bulmada zorlanıyorlar. Yerli ve yabancı turistler gişelerin önünde kuyruk oluşturuyorlar. Gelenlerin hemen yarıya yakını Arap kökenli idiler. Padişahları “halife” diye üstün gören Arapların Atatürk Köşkünü ziyaret etmeleri ilginçti.
Karadeniz Gezimiz - Cevat Kulaksız

Müzede, 19. yy sonu ile 20. yy ait, mobilyalar, porselenler, halılar vb. ile Atatürk’e ait tablolardan oluşan Etnografik nitelikli 344 adet eser sergilenmektedir.
Köşk'ün üçüncü katında Atatürk'ün yatak odası, banyosu, yaver odaları, çalışma salonu vardır. Müze içerisinde ayrıca, 1800 ila 1900 yıllarına ait porselenler, mobilyalar ve halılar gibi eşyaların yanı sıra bizzat Atatürk'e ait olan tablolar da dahil 344 adet Etnografik eser sergileniyor.
Köşk bugün çiçekli geniş bahçesi ile Trabzon'un en güzel evlerinden biri olarak tanımakta, Belediyenin yönetiminde Atatürk Müzesi olarak ziyarete açık bulundurulmaktadır.
https://kvmgm.ktb.gov.tr/TR-44047/trabzon-ataturk-kosku-muzesi.html
Geniş bir park, çiçekler, çimenlerden oluşan motiflerle süslenen bu narin köşke herkes para ile 8.50 liraya giriliyor. Gişedeki memura neden 65 yaş üstü vatandaşlara öteki devlet müzelerindeki ücretsiz uygulanmıyor, diye sorduğumda, “belediyenin kararı” dedi. Ben de, belediye bir halk kuruluşu değil de ticarethane mi diye sordum, “elimden bir şey gelmez” dedi.
Rehber Arif Karaçomak,  konuşma aralarında şunları söyledi: “Osmanlı’nın son dönemlerinde Trabzon’da 14 tane konsolosluk vardı, şimdi üç tane konsolosluk var.  İpekyolu ticaretinini yüzde ellisi Trabzon’dan yapılıyordu. Kafkaslardan, Orta Asya’dan ve daha başka alanlardan gelen mallar Trabzon’a geliyor, buradan gemilerle Avrupa’ya sevk ediliyordu. Trabzon’u Trabzon yapan bu ticaretti. Bu ticaretten en çok yerli Rumlar yaralanıyordu, onlardan bir tanesi bu köşkün sahibi Kostantin Kabayanidisdi. Sonradan Atatürk’e armağan edilen bu köşk 1890 larda başladı 1903 de bitti.
Karadeniz Gezimiz - Cevat Kulaksız

Gezi Rehberimiz Arif Karaçomak anlatıyor:
“Nisan 1919 da Giresun’a bir Kızılhaç gemisi yanaşmış Yuhanita diye. Tabi yerli Rumlar sevinç gösterileri ile karşılıyorlar, tabi taşkınlıklar oluyor şehirde. Giresun Vali konağına, Türk bayrağını indirip Yunan bayrağını çekiyorlar göndere. BU gün 30 Ağustos Zafer Bayramınız, kutlu olsun diyelim. O sırada Topal Osman ortaya çıkıyor Şebinkarahisar’a baskın yapıyor; Yunan bayrağını indiriyorlar, tekrar Türk bayrağını dikiyorlar yöndere, Giresun’da çeşitli olaylar oluyor. Baskınlar oluyor, halaylar çekiliyor, Topal Osman Ağa ayağından vurulduğu halde istifini bozmuyor.
12 kişilik bir çete Ankara’ya gidiyor, bunlar muhafız alayıdır, başında Topal Osman Ağa bulunuyor. Bu arada kongreler yapılıyor, Meclis kuruluyor, Sakarya Savaşı oluyor. Bu arada Birinci Meclis’e karşı 21 tane isyan oluyor. O isyanlardan biri Koçgiri İsyanıdır. Bu isyanı bastıran Nurettin Paşa’dır ve bu Topal Osman’dır orada çok büyük yararlıklar olmuştur. Sakarya Savaşı’nda Ankara’dan gönüllü gençler toparlanıyor. 42 ve 47 alaylar savaşa katılıyor Büyük Taaruza giden süreçte bu alaylar büyük şehitler veriyor. Topal Osman tekrar Giresun’a gelip alaylarını tazeliyor. Sonra Büyük Taarruza katılıyorlar.
Karadeniz Gezimiz - Cevat Kulaksız

Lozan’a giden iki grup var, burada İsmet Paşa, İkinci Grupta Hüseyin Avni Bey Trabzon Milletvekili,  Ali Şükrü Bey var. Ali Şükrü Bey ve Hüseyin Avni Bey çok sert muhalefet yapıyorlar, Mustafa Kemal’e karşı. Halifeliğin kaldırılmasında yine çok sert muhalefet yapıyorlar. Lozan Barışına da çok sert muhalefet yapıyorlar.
Tabi Topal Osman Ağa da, “niye böyle sert muhalefet yapıyorsun” diyor. Bu arada Hüseyin Avni Bey de Tan Gazetesi ve matbaasının başında bulunuyor ve başyazarı. Ankara Samanpazarı’nda bir boğuşma yaşanıyor. Sonra öldürüp bir köye cesedini atmışlar. Araştırılırken hasır sandalyenin parçası olan hasır parçası Topal Osman Ağanın evinde bulunıuyor, böylece onun yaptığı anlaşılıyor. Yaralı olarak Topal Osman Ağa ele geçiriliyor,  İsmail Hakkı Tekçe tarafından Topal Osman Ağa ortadan kaldırılıyor. Ali Şükrü Bey’in naaşı Hacı Bayramdan Trabzon’a gönderilmiş.
Karşıda Üniversite rektörlüğü olarak kullanılan bina o zamanları Vali konağı imiş, Yunan Bayrağı oraya çekilmiş.
Ali Şükrü Bey Milli Mücadeleye karşı olarak algılanmasın, o da Osmanlı döneminde Donanma Cemiyeti kurucularından, subay, İngiltere’ye gemiler almaya gitmiş. Muaveneti Milliye diye geçen gemi alıyor. Peş peşe Muavenet gemileri oldu, bir Muavenete Çanakkale Savaşı’nda battı sonra, 50 lerde başka bir muavenete, 90 lı yıllarda Ege Denizindeki bir tatbikatta Amerika Muavenete ismindeki gemimizi batırdı, şimdi başka bir Muavenete var. Kökün sahibi Armatör Kostantin Kabayanis’e ait bir Rum’un villasıdır burası. Aynı zamanda bankerlik de yapar, onun gibi başkaları da var.
Ziyaretçiler köşkü arkalarına alarak anı fotoğrafları çekiyorlardı.
Fotoğraflar: Köşkte bulunan bazı eşya ve görüntüler.
Cevat Kulaksız 

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.