Header Ads

Hava durumu uygulamasi android mobil cihazlar icin
Son Dakika
recent

Darbelere Karşı Olmak

Darbelere Karşı Olmak
Ne güzel bir laf değil mi?
Darbelere karşı olmak.
Darbenin her türlüsüne karşıyız demek.
Peki, gerçek anlamda darbelere karşı olmak ne anlama gelmekte, kimler gerçek anlamda ve samimi olarak darbelere karşı sayılmalıdırlar, hiç düşün dünümüz mü?
Bize göre de darbeler; demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine, hukukun üstünlüğüne, yargının bağımsız ve tarafsızlığına aşık, ülkesini ve vatanını seven hiçbir demokrat kişinin arzu etmediği ve benimseyemeyeceği bir insanlık suçudur, darbeciler ve darbe yanlıları, alçak ve vatan hainidirler.
Darbelere karşı olmak; fiilen gerçekleştirilen veya gerçekleştirmeye teşebbüs edilen  bir darbe girişimi eylemine ortak olmamakla, sözde ona karşı olduğunu beyan etmekle anlaşılamaz.
Darbe karşıtı olduklarını beyan ve iddia eden kişi veya kişiler; cebir ve şiddet kullanarak, bizzat bir darbe eylemiyle  iş başına gelmeyip, demokratik seçimlerle iş başına gelmiş olsalar dahi, ellerine geçirdikleri devlet yetkilerini, güçlerini ve otoritelerini kötüye kullanarak sergiledikleri söz, eylem ve yönetim biçimleriyle, silahlı maddi cebir ve  güç kullanarak darbe yaparak iş başına gelenleri dahi aratacak şekilde, darbeci olabilirler.
Özellikle Dünyada ve ülkemizde örneklerini gördüğümüz, elinde tuttuğu silahlı gücü kötüye kullanarak darbe yapan silahlı kuvvetlerin; mevcut yasal iktidarı devirerek, seçimsiz olarak iktidarı devralıp iş başına geçebilmeleri için tek yol, ellerinde tuttukları silahlı gücü kötüye kullanarak, maddi bir cebirle, klasik darbe diye nitelendirebileceğimiz, gerçek anlamda bir darbe yapmalarıdır.
Bu klasik darbe modelinde, darbeciler kelle koltukta bir eyleme başlarlar ve darbe eylemini tamamlayarak başarılı olurlarsa kellelerini kurtarırlar, kendi düzenlerini kurarlar, halk özgürlüklerinden yoksun kalır, demokrasi rafa kaldırılır.
Klasik, silahlı güce, maddi cebre ve zora dayalı darbe; yapanlar için risklidir, darbenin muhatabı olan  halk, büyük zarar görür, özgürlüklerini kaybetmişlerdir, ama bilirler ki; başlarında darbeci olduklarını inkar etmeyen demokrasi düşmanı olduklarını gizlemeyen, yönetime silah zoruyla maddi cebirle geldiklerini açıkça bildikleri faşist bir yönetim vardır.
Özgürlüklerinin darbeciler tarafından askıya alındığını ve özgür olamadıklarını açıkça bilen halk, yaşantılarını buna göre ayarlar ve bu faşist yönetime alışmak zorunda olduklarının bilinci içinde ,çaresiz bir rahatlık yaşarlar hiç değilse.
Demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine, hukukun üstünlüğüne, kuvvetler ayrılığına, yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına saygılı oldukları için değil de, iktidardan düşürülme korkusuyla, demokrasi adına değil, sadece kendi siyasal iktidarlarının devamı için cebir ve şiddete dayalı klasik darbelere karşı olmak zorunda olan, demokrasiyi, seçimleri, araç olarak kullanarak iş başına gelen, gerçekte insan hak ve özgürlüklerine, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, kuvvetler ayrımına, yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına saygılı olmayan, anayasa ve yasaları delik deşik eden,, hukuken var olsa da fiilen rafa kaldırılan anayasa ve yasalara rağmen ve silahlı maddi bir cebir ve şiddet kullanmasa da, iktidar olmaktan kaynaklı elindeki işine gelen anayasal, yasal ve devletin parasal imkanlarını, devlet gücünü ve otoritesini kullanarak, demokrasiyi kemiren ve yok eden yolsuzlukları, yasakları ve yoksulluğu egemen kılan, buna karşılık kendilerinden yargı önünde hesap sorulamayan  yönetimlerin ve iktidarların, darbelere gerçekten karşı olduklarını kim savunabilir?

Güner Yiğitbaşı

20/08/2019
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.