Deniz Gezmiş ve öteki devrimcilerin ölüm yıldönümlerinde mezarları başında anıldılar
68 Kuşağının aktif devrimcilerinden “üç fidan” diye anılan Deniz Gezmiş, Mahir Çayan. Hüseyin İnan’ın idamla ölümlerinin 47. Yıldönümü Karşıyaka Mezarlığında binlerce kişinin katıldığı sevenleri tarafından anıldılar.
12 Mart 1972 muhtırası sonrasında tutuklanan ve idam edilen “üç fidan”ın 47 nci ölüm yıl dönümünde artan bir hüzünle mezarları başında anıldılar. Karşıyaka’daki mezarları başında anılan bu devrimcilerin anma törenlerine 20 ye yakın sivil toplum örgütleri yanında bazı siyasi parti temsilcileri de katıldılar.
Bilindiği gibi Deniz Gezmişlerin avukatı Halit Çelenk’ti. Halit çelenk 5 Mayıs’ta ölürken, Deniz Gezmişler de (üç fidan) 6 Mayıs da asılarak öldürülmüşlerdi. Peş peşe iki gün bu devrimciler mezarlarının başlarında anıldılar.
20 den fazla dernek, odalar, sendika, parti, çeşitli birliklerin oluşturduğu grup ve kafileler, ellerinde dövizler, pankartlar, slogan ve marşlarla mezarlıkta bulunan “üç fidandan”dan başka Halit Çelenk, Yusuf Aslan gibi öteki devrimci ve aydınların mezarlarını ziyaret ettiler.
BU anma gününde coşku artıkça hüzünlenmeler de artıyor, bazı erkek ve kadınların, özellikle Deniz Gezmiş’in mezarına eğilerek mezar taşlarını öptükleri görülüyordu. Ellerinde getirdikleri gül ve karanfilleri “üç fidanın” mezarlarına dua ile koyuyorlardı, mezarları çiçek bahçesine dönmüştü. Ziyaretçiler bu mezar ve çiçeklerin arasında resim çektirme yarışına girmişlerdi.
Ülkemizde demokrasiden sapıldığı, yönetimin tek adamlığa dönüştürüldüğü günümüzde, demokrasinin değerini anlamaya başlayanlar, Deniz Gezmişlerin özgürlük mücadelesini daha iyi anlamaya başlayan pek çok insan, her geçen yıl artan oranda o devrimcileri çok daha fazla kalabalık halinde anmaya ve ziyaret etmeye devam ediyorlar. Bu yılki katılımcılar giden yıllardan çok daha fazla idi; anma gününe mezarlığa engelli arabası ile gelenler bile görülüyordu.
Katılımcılar ellerinde megafonlarla insanları coşturuyor ve yönlendiriyorlardı.
Bu arada mezarlığı giriş ve yan yolları köfteciler, simitçilerle dolmuştu.
Toplanma yerinde “İşçiler, Emekçiler, Kadınlar, Gençler, Kardeşler” başlığı altında şu bildiri okundu:
“-Katledilişlerinin 47 nci yılında, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan yoldaşlarımızın huzurunda bir kez daha toplandık. Yoldaşlarımızın şahsında, tüm devrimcileri saygıyla selamlıyoruz.
Emperyalist kapitalist sistemin işçi sınıfında, tüm dünya halklarına uyguladığı sömürü, şiddet ve savaş politikalar, yıkıcı, yok edici etkisini sürdürüyor. Emperyalist ve gerici güçlerin sömürücü ırkçı, mezhepçi politikalarına karşı halklar da direnişlerine ve özgürlük mücadelelerine devam ediyor. Ortadoğu başta olmak üzere tüm halkların özgürlük ve demokrasi mücadelesini selamlıyoruz.
İsrail Siyonizm’inin Filistin halkına ve Arap halklarına yönelik saldırganlığı da yeni boyutlar kazandı. Biliyoruz ki, emperyalistlerin ve işbirlikçi gerici, ırkçı bölge ülkelerinin bütün sinsi ve alçakça oyunları bozulacaktır. Deniz-Yusuf-Hüseyin ve diğer yoldaşlarımızın, Filistin ve Ortadoğu halklarıyla enternasyonal dayanışması, hala devrimcidir, hala yol göstericidir.
AKP Hükümeti, tek parti-tek adam rejimi hedeflerinden vazgeçmedi. MHP ile kurduğu “Cumhur İttifakı” ile ırkçı, şovenist ve mezhepçi politikasıyla, ülkeyi ekonomik ve siyasal krizlerin eşiğine getirmiştir. Bugün emekçiler krizin ağır yükü altında ezilmektedir. Ancak yerel seçimlerde işçilerin, emekçilerin, emek ve demokrasi güçlerinin belirleyici katkısıyla, AKP ve ittifak gücü önemli bir darbe almıştır. Başta üç büyük kentte, Kürt illerinde ve ülkenin önemli kentlerinde yerel yönetim mevzilerini kaybetmişlerdir.
Fakat yasakçı ve baskıcı politikalar, tehdit boyutları genişletilerek sürdürülmektedir. Görevi insanları yaşatmak olan hekimlerimiz barışı savundukları için hapis cezasıyla susturulmaya çalışılmaktadır. KHK li seçilmişlerin mazbatalarını vermeme, yeniden seçim manevralarını değişik entrikalarla devam ettirme tutumları iktidarlarında kolay vazgeçemeyeceklerini de göstermektedir. Seçilmiş yerel yöneticiler ve politikacılar, hala cezaevlerinde tutulmaktadır. İktidar, diktatörlük heveslisi, savaşçı ve gerginlikten beslenme politikalarını, ülkemiz halklarını bölüp ayrıştırmak için gündemde tutmaya devam etmekteler.
68 Gençliğinin, özerk-demokratik üniversite ve bilimsel eğitim için verdikleri mücadele, bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Üniversiteler baskı cenderesindedir. Bütün okullar imam hatipleştirilmeye çalışılmaktadır. Tek adam tek parti rejimi, artık kırıntıları kalmamış laikliğin ve bilimsel eğitimin bütün izlerini silmenin çabası içindedir. Gençliğe sunduğu ise işsizlik ve geleceksizliktir. Ancak gençlik AKP Hükümeti’nin ve sistemin gençliğe sunduğu bu karanlık geleceği kabul etmiyor. Son seçimlerin sonuçları ortadadır. Gençlik, yoldaşlarımızın mücadeleci mirası üzerinden, Devrim ve Sosyalizm davasının en kararlı militanları olmaya devam edecektir ve asla teslim olmayacaktır.
Yıllardır pahalılık, vergi soygunu ve iş cinayetleriyle boğuşmakta olan işçi sınıfı, şimdi de kıdem tazminatı ve sosyal güvenlik haklarının gasp edilmesi tehdidi ile karşı karşıyadır.
Yaratmak istedikleri karanlık düzenin kadın bedeni üzerinde iktidar kurmaktan geçtiğini bilen gerici güçler, taciz, tecavüz ve şiddetin önünü açmakla yetinmeyip, kadınları köleleştirecek yeni yasal düzenlemeler arayışına devam etmekteler.
Ormanlarımız, göllerimiz, parklarımız yandaş şirketlerin yağmasına açılmış durumdadır.
Umutsuzluğa ve karamsarlığa yer yok. Faşizm ve tek adam rejiminin inşasını durdurmak, b u ablukayı dağıtmak zorundayız. Bu mümkündür, birleşik mücadele ile başarabileceğimizin en yakın örnekleri ortadadır. “Değişmez” denilenin değişebileceğini bizler biliyoruz. Hiçbir kişisel çıkar gözetmeden, kendilerini bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesine adamış yoldaşlarımızın kararlılıkları yolumuza ışık tutuyor. Onların işçi sınıfına ve Marksizm-Leninzm’e olan bağlılıkları yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Yoldaşlarımıza ve onların mücadelelerine saygının ve bağlılığın ölçüsü, bugünün görevlerini ne kadar yerine getirdiğimize bağlıdır.
Emperyalizm, kapitalizm ve dünya gericiliği, onların savaşçı politikaları, dünya halklarının direnişiyle er geç yenilecektir. Türkiye gericiliğinin ve tek adam rejimi heveslilerinin de ömrü kısalmıştır. Sermaye düzeninin, tek adam rejiminin faşist saldırganlığına karşı, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesi kazanacaktır. Yoldaşlarımıza sözümüz var: Umudu büyütecek, geleceğin sınıfsız sömürüsüz dünyasını mutlaka kuracağız”.
Bu arada mezarlık içinde önceden kurulu ses sitemi ile devamlı okunan Kuran, dua yayını yanında, ezan da okunmaya başlayınca, eylemcilerin sloganları, marşları, satıcıların köftecilerin sesleri birbirine karışıyor, ortamda garip bir kakofoni oluşuyordu.
Cevat Kulaksız
12 Mart 1972 muhtırası sonrasında tutuklanan ve idam edilen “üç fidan”ın 47 nci ölüm yıl dönümünde artan bir hüzünle mezarları başında anıldılar. Karşıyaka’daki mezarları başında anılan bu devrimcilerin anma törenlerine 20 ye yakın sivil toplum örgütleri yanında bazı siyasi parti temsilcileri de katıldılar.
Bilindiği gibi Deniz Gezmişlerin avukatı Halit Çelenk’ti. Halit çelenk 5 Mayıs’ta ölürken, Deniz Gezmişler de (üç fidan) 6 Mayıs da asılarak öldürülmüşlerdi. Peş peşe iki gün bu devrimciler mezarlarının başlarında anıldılar.
20 den fazla dernek, odalar, sendika, parti, çeşitli birliklerin oluşturduğu grup ve kafileler, ellerinde dövizler, pankartlar, slogan ve marşlarla mezarlıkta bulunan “üç fidandan”dan başka Halit Çelenk, Yusuf Aslan gibi öteki devrimci ve aydınların mezarlarını ziyaret ettiler.
BU anma gününde coşku artıkça hüzünlenmeler de artıyor, bazı erkek ve kadınların, özellikle Deniz Gezmiş’in mezarına eğilerek mezar taşlarını öptükleri görülüyordu. Ellerinde getirdikleri gül ve karanfilleri “üç fidanın” mezarlarına dua ile koyuyorlardı, mezarları çiçek bahçesine dönmüştü. Ziyaretçiler bu mezar ve çiçeklerin arasında resim çektirme yarışına girmişlerdi.
Ülkemizde demokrasiden sapıldığı, yönetimin tek adamlığa dönüştürüldüğü günümüzde, demokrasinin değerini anlamaya başlayanlar, Deniz Gezmişlerin özgürlük mücadelesini daha iyi anlamaya başlayan pek çok insan, her geçen yıl artan oranda o devrimcileri çok daha fazla kalabalık halinde anmaya ve ziyaret etmeye devam ediyorlar. Bu yılki katılımcılar giden yıllardan çok daha fazla idi; anma gününe mezarlığa engelli arabası ile gelenler bile görülüyordu.
Katılımcılar ellerinde megafonlarla insanları coşturuyor ve yönlendiriyorlardı.
Bu arada mezarlığı giriş ve yan yolları köfteciler, simitçilerle dolmuştu.
Toplanma yerinde “İşçiler, Emekçiler, Kadınlar, Gençler, Kardeşler” başlığı altında şu bildiri okundu:
“-Katledilişlerinin 47 nci yılında, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan yoldaşlarımızın huzurunda bir kez daha toplandık. Yoldaşlarımızın şahsında, tüm devrimcileri saygıyla selamlıyoruz.
Emperyalist kapitalist sistemin işçi sınıfında, tüm dünya halklarına uyguladığı sömürü, şiddet ve savaş politikalar, yıkıcı, yok edici etkisini sürdürüyor. Emperyalist ve gerici güçlerin sömürücü ırkçı, mezhepçi politikalarına karşı halklar da direnişlerine ve özgürlük mücadelelerine devam ediyor. Ortadoğu başta olmak üzere tüm halkların özgürlük ve demokrasi mücadelesini selamlıyoruz.
İsrail Siyonizm’inin Filistin halkına ve Arap halklarına yönelik saldırganlığı da yeni boyutlar kazandı. Biliyoruz ki, emperyalistlerin ve işbirlikçi gerici, ırkçı bölge ülkelerinin bütün sinsi ve alçakça oyunları bozulacaktır. Deniz-Yusuf-Hüseyin ve diğer yoldaşlarımızın, Filistin ve Ortadoğu halklarıyla enternasyonal dayanışması, hala devrimcidir, hala yol göstericidir.
AKP Hükümeti, tek parti-tek adam rejimi hedeflerinden vazgeçmedi. MHP ile kurduğu “Cumhur İttifakı” ile ırkçı, şovenist ve mezhepçi politikasıyla, ülkeyi ekonomik ve siyasal krizlerin eşiğine getirmiştir. Bugün emekçiler krizin ağır yükü altında ezilmektedir. Ancak yerel seçimlerde işçilerin, emekçilerin, emek ve demokrasi güçlerinin belirleyici katkısıyla, AKP ve ittifak gücü önemli bir darbe almıştır. Başta üç büyük kentte, Kürt illerinde ve ülkenin önemli kentlerinde yerel yönetim mevzilerini kaybetmişlerdir.
Fakat yasakçı ve baskıcı politikalar, tehdit boyutları genişletilerek sürdürülmektedir. Görevi insanları yaşatmak olan hekimlerimiz barışı savundukları için hapis cezasıyla susturulmaya çalışılmaktadır. KHK li seçilmişlerin mazbatalarını vermeme, yeniden seçim manevralarını değişik entrikalarla devam ettirme tutumları iktidarlarında kolay vazgeçemeyeceklerini de göstermektedir. Seçilmiş yerel yöneticiler ve politikacılar, hala cezaevlerinde tutulmaktadır. İktidar, diktatörlük heveslisi, savaşçı ve gerginlikten beslenme politikalarını, ülkemiz halklarını bölüp ayrıştırmak için gündemde tutmaya devam etmekteler.
68 Gençliğinin, özerk-demokratik üniversite ve bilimsel eğitim için verdikleri mücadele, bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Üniversiteler baskı cenderesindedir. Bütün okullar imam hatipleştirilmeye çalışılmaktadır. Tek adam tek parti rejimi, artık kırıntıları kalmamış laikliğin ve bilimsel eğitimin bütün izlerini silmenin çabası içindedir. Gençliğe sunduğu ise işsizlik ve geleceksizliktir. Ancak gençlik AKP Hükümeti’nin ve sistemin gençliğe sunduğu bu karanlık geleceği kabul etmiyor. Son seçimlerin sonuçları ortadadır. Gençlik, yoldaşlarımızın mücadeleci mirası üzerinden, Devrim ve Sosyalizm davasının en kararlı militanları olmaya devam edecektir ve asla teslim olmayacaktır.
Yıllardır pahalılık, vergi soygunu ve iş cinayetleriyle boğuşmakta olan işçi sınıfı, şimdi de kıdem tazminatı ve sosyal güvenlik haklarının gasp edilmesi tehdidi ile karşı karşıyadır.
Yaratmak istedikleri karanlık düzenin kadın bedeni üzerinde iktidar kurmaktan geçtiğini bilen gerici güçler, taciz, tecavüz ve şiddetin önünü açmakla yetinmeyip, kadınları köleleştirecek yeni yasal düzenlemeler arayışına devam etmekteler.
Ormanlarımız, göllerimiz, parklarımız yandaş şirketlerin yağmasına açılmış durumdadır.
Umutsuzluğa ve karamsarlığa yer yok. Faşizm ve tek adam rejiminin inşasını durdurmak, b u ablukayı dağıtmak zorundayız. Bu mümkündür, birleşik mücadele ile başarabileceğimizin en yakın örnekleri ortadadır. “Değişmez” denilenin değişebileceğini bizler biliyoruz. Hiçbir kişisel çıkar gözetmeden, kendilerini bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesine adamış yoldaşlarımızın kararlılıkları yolumuza ışık tutuyor. Onların işçi sınıfına ve Marksizm-Leninzm’e olan bağlılıkları yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Yoldaşlarımıza ve onların mücadelelerine saygının ve bağlılığın ölçüsü, bugünün görevlerini ne kadar yerine getirdiğimize bağlıdır.
Emperyalizm, kapitalizm ve dünya gericiliği, onların savaşçı politikaları, dünya halklarının direnişiyle er geç yenilecektir. Türkiye gericiliğinin ve tek adam rejimi heveslilerinin de ömrü kısalmıştır. Sermaye düzeninin, tek adam rejiminin faşist saldırganlığına karşı, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesi kazanacaktır. Yoldaşlarımıza sözümüz var: Umudu büyütecek, geleceğin sınıfsız sömürüsüz dünyasını mutlaka kuracağız”.
Bu arada mezarlık içinde önceden kurulu ses sitemi ile devamlı okunan Kuran, dua yayını yanında, ezan da okunmaya başlayınca, eylemcilerin sloganları, marşları, satıcıların köftecilerin sesleri birbirine karışıyor, ortamda garip bir kakofoni oluşuyordu.
Hiç yorum yok: