Oturun Kalkın Atatürk’e Dua Edin…
Rahatsızlığım nedeniyle uzun süredir yazamıyorum.
Büyük önder ve devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ü ve devrimlerini içselleştirmiş biri olarak, bugün tabletten izlediğim, sosyal medyada gözüme çarpan iki haber nedeniyle ağrılarıma karşın yazmaktan kendimi alıkoyamadım.
Birinci haber;
“Resmi gazetede yayınlanan Suudi Arabistan Kraliyet kararnamesine göre, 21 yaşını aşan tüm Suudi Arabistanlı kadınlar pasaport alabilecek, seyahat etmek için bir erkek refakatçiye gerek olmayacak.” şeklindeydi.
İkinci haber;
“İran’da "zorunlu başörtüsü ve giyim yasaları" çerçevesinde düğmesiz tunik, pardösü türü kıyafetlerin üretiminin yasaklandığı, bu tür tunik veya pardösülerin üretimi, İslam toplumunun yapısıyla uyuşmadığı, hiçbir işletmeye bunları üretme izni verilmeyeceği, eğer bu tür ürünlerin üretildiğini tespit edilirse ilgili iş yerlerinin mühürleneceği, Ülkede zorunlu başörtüsüne karşı eylemler son birkaç ayda artarken, güvenlik güçlerinin de bu yasalara uymayan kadınlara yönelik tavrını sertleştirdiği.” şeklindeydi.
Bu haberleri okuyunca ülkemdeki kadınların oturup kalkıp büyük devrimci Atatürk’e dua etmeleri ve Atatürk devrimlerine sıkı sıkıya sarılmaları gerektiğini düşündüm.
Ne yazık ki…
Ülkemizdeki kadınların büyük bir bölümü kendilerine altın tepsi içinde sunulan hakların kıymetini bilerek bu haklarına çok kıskanç bir şekilde her türlü zorluğa karşı sahip çıkarken, bir bölümü ise bu haklardan yararlanmakla birlikte, büyük öndere ve devrimlerine karşı tavır sergilendikleri gözlenmektedir.
29 Ekim 1923 tarihinde en büyük devrim olan laik Cumhuriyet kurulurken, Mustafa kemal Atatürk ve yol arkadaşları bu devrimi diğer devrimlerle taçlandırmak için büyük bir çalışmanın içine girdiler.
Bu devrimlerden biri de kadınlarımıza verilen seçme ve seçilme hakkıdır.
Kadınlarımızın ekonomik ve siyasal yaşama katılmaları yönünde bir dizi değişiklik yapılırken, 1930'da belediye seçimlerinde seçme, 1933'te çıkarılan Köy Kanunu'yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934'te Anayasa'da yapılan bir değişiklikle de milletvekili seçme ve seçilme hakları tanınmıştır.
Bu haklar uygar birçok ülkede çok sonradan verilmiştir.
Örneğin;
Fransa’da 1944, Japonya’da 1945, İtalya’da 1946, Çin’de 1947, Belçika’da 1948, Yunanistan’da 1952, ve İsviçre’de 1971 yılında ancak kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilebilmiştir.
Bu örnekler Atatürk’ün büyüklüğünü ve devrimciliğini bir kez daha kanıtlamaktadır.
Atatürk karşıtları, kurumlardan adını silmekle, duvarlardan resmini indirmek ve yerini değiştirmekle, Atatürk sevgisini asla içimizden silmeye başaramayacaklardır.
Bu böyle biline…
Onun için diyorum ki ey Türk kadını;
Yukarıda sunduğum iki haber daima kulaklarında küpe olsun.
Atatürk’e ve devrimlerine sahip çıkmak, hem senin, hemde çocuklarının aydın geleceği için kaçınılmaz bir zorunluluktur.
21.08.2019
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Büyük önder ve devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ü ve devrimlerini içselleştirmiş biri olarak, bugün tabletten izlediğim, sosyal medyada gözüme çarpan iki haber nedeniyle ağrılarıma karşın yazmaktan kendimi alıkoyamadım.
Birinci haber;
“Resmi gazetede yayınlanan Suudi Arabistan Kraliyet kararnamesine göre, 21 yaşını aşan tüm Suudi Arabistanlı kadınlar pasaport alabilecek, seyahat etmek için bir erkek refakatçiye gerek olmayacak.” şeklindeydi.
İkinci haber;
“İran’da "zorunlu başörtüsü ve giyim yasaları" çerçevesinde düğmesiz tunik, pardösü türü kıyafetlerin üretiminin yasaklandığı, bu tür tunik veya pardösülerin üretimi, İslam toplumunun yapısıyla uyuşmadığı, hiçbir işletmeye bunları üretme izni verilmeyeceği, eğer bu tür ürünlerin üretildiğini tespit edilirse ilgili iş yerlerinin mühürleneceği, Ülkede zorunlu başörtüsüne karşı eylemler son birkaç ayda artarken, güvenlik güçlerinin de bu yasalara uymayan kadınlara yönelik tavrını sertleştirdiği.” şeklindeydi.
Bu haberleri okuyunca ülkemdeki kadınların oturup kalkıp büyük devrimci Atatürk’e dua etmeleri ve Atatürk devrimlerine sıkı sıkıya sarılmaları gerektiğini düşündüm.
Ne yazık ki…
Ülkemizdeki kadınların büyük bir bölümü kendilerine altın tepsi içinde sunulan hakların kıymetini bilerek bu haklarına çok kıskanç bir şekilde her türlü zorluğa karşı sahip çıkarken, bir bölümü ise bu haklardan yararlanmakla birlikte, büyük öndere ve devrimlerine karşı tavır sergilendikleri gözlenmektedir.
29 Ekim 1923 tarihinde en büyük devrim olan laik Cumhuriyet kurulurken, Mustafa kemal Atatürk ve yol arkadaşları bu devrimi diğer devrimlerle taçlandırmak için büyük bir çalışmanın içine girdiler.
Bu devrimlerden biri de kadınlarımıza verilen seçme ve seçilme hakkıdır.
Kadınlarımızın ekonomik ve siyasal yaşama katılmaları yönünde bir dizi değişiklik yapılırken, 1930'da belediye seçimlerinde seçme, 1933'te çıkarılan Köy Kanunu'yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934'te Anayasa'da yapılan bir değişiklikle de milletvekili seçme ve seçilme hakları tanınmıştır.
Bu haklar uygar birçok ülkede çok sonradan verilmiştir.
Örneğin;
Fransa’da 1944, Japonya’da 1945, İtalya’da 1946, Çin’de 1947, Belçika’da 1948, Yunanistan’da 1952, ve İsviçre’de 1971 yılında ancak kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilebilmiştir.
Bu örnekler Atatürk’ün büyüklüğünü ve devrimciliğini bir kez daha kanıtlamaktadır.
Atatürk karşıtları, kurumlardan adını silmekle, duvarlardan resmini indirmek ve yerini değiştirmekle, Atatürk sevgisini asla içimizden silmeye başaramayacaklardır.
Bu böyle biline…
Onun için diyorum ki ey Türk kadını;
Yukarıda sunduğum iki haber daima kulaklarında küpe olsun.
Atatürk’e ve devrimlerine sahip çıkmak, hem senin, hemde çocuklarının aydın geleceği için kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Gündüz Akgül
21.08.2019Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Hiç yorum yok: