Ekranıma düşen bir garip görüntü ve ses
Birkaç gün önce, bilgisayarımda bir konuyu araştırırken Duran Atabey diye bir arkadaşımız aşağıda link adresi yazılı yerden mesaj göndermiş.
Adının fotoğrafın altında Ragıp Çeçen ve Çeçen diye yazılı bu mesajı kopya edip bilgisayarıma yükledikten bir gün sonra, o adreste bu videoya rastlayamadım, kaldırılmıştı. Ayrıca soluk da olsa fotoğrafını da çektim ve sesi yazıya dökerek size sunmak istiyorum. Bu video bandında Ragıp Çeçen şunları anlatıyordu:
“-Bu sefer küfürden bile ağır, aralarında bayan bir Porf un da bulunduğu dört kişilik bir heyet tarafından yaklaşık iki saat süren bir test sonucunda Ayqusu 140 ın üzerinde olarak tescillenmiş salak bir heykeltıraş, ama ölümüne yurt sever ve Atatürkçü bir Türk insanıyım. Sizden ricam şu, siyasi görüşünüz, etnik kökeniniz ve dini inancınız ne olursa olsun, eğer zerre kadar bile olsun vatan sevginiz varsa ve kendinizin, çocuklarınızın, torunlarınızın zerre kadar iyiliğini istiyorsanız eğer, bu videoyu sonuna kadar ama anlamak için dinlemenizi rica ediyorum, sizden. Çünkü gerçekten çok önemlidir.
Şu anda hayatım boyunca en önemli işi yapıyorum, en önemli şeyi yapıyorum. Bunu ancak bu şekilde anlatabilirim şu anki durumumu. Biliyorsunuz benim hakkımda “meczup, deli” falan gibi bir sürü şeyler uyduruluyor. Bu ayqu meselesini de bu nedenle söylemek zorunda kaldım.
Fakat bugün size insanları bana, “deli, meczup, manyak” gibi sıfatlar takmasının çok daha ötesinde laflar söylemesine sebep olacak olan bilim kurgu gibi insanların doğaüstü veya mucize diye nitelendirebilecekleri yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum.
Bu gün yaşadım bu olayı. Aslında beni sevindirmesi gereken bu olay kişisel olarak beni bir kez daha çok üzdü.
Benimle, 8 Temmuz 2016 da benimle konuşarak benden, “derhal Ankara’ya gitmemi, ve “Erdoğan’a söyle ona yapmasın, vazgeçsin bu işten, diye uyarmamı isteyen ve bana, annesinin söyleyerek yazdırdığı bir mektubu kendisine vermemi isteyen üç varlığı bugüne kadar Türkiye’yi yönetenler hakkında bana verdikleri bilgileri zerre kadar bile olsa hiç kimseyle paylaşmadım, hiç kimseyle. Çünkü neredeyse her cümlesi devletin beni hemen yok etmesi için mantıklı bir sürü sebep oluşturuyor.
Bana bu varlıklar 12 Mart 1971 Askeri darbesinden itibaren Türkiye’nin Türk Ordusu’nun ve Mili İstihbarat Teşkilatının (MİT) bizzat Pentagon tarafından bizzat yönetildiğini, Kıbrıs Barış Harekatının yapılması gündeme geldiğinde Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan’ın bu durumun farkına vardıklarını ama üzerine gidemediklerini ve her ikisinin de büyük bir pişmanlık ve vicdan azabıyla bu dünyadan bu şekilde ayrıldıklarını anlattılar. Hatta” Ecevit’in öldürüldüğünü de söylediler. Ve daha da korkunç olanıysa o gün itibariyle, yani 16 Temmuz itibariyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) emir komutasının tamamen Amerika’nın elinde olduğunu, Pentagon’un elinde olduğunu, PKK NIN BİR ABD, BİR İSRAİL ŞİRKETİ OLDUĞUNU, çünkü onlar dediler “şirket” diye, “şirketi olduğunu” ve TSK nın bu nedenle asla PKK ya karşı gerçek anlamda tek bir operasyon dahi yapamadığını, hatta söz dinlememe eğiliminde olan bazı aktörlerin askerlerin veya devlet adamlarının nasıl gündem dışına çıkarıldığını, bu gerçeğin ise generallere çok acı verdiğini ve yüz kızartıcı yöntemlerle bu kişilere bu durumun anlatılarak onların da nasıl pasivize edildiklerini anlattılar. Yani Türk Ordusundaki generallerden bahsediyorum. Ve benim açımdan en korkuncu utanç verici ayrıntılardan birisi ise Tayyip Erdoğan’ın ABD tarafından kendisine verilen somut bilgi ve belgelerle TSK ne Genel Kurmay’a nasıl ayar verip diz çöktürdüğünü anlattılar.
Hatta o meşhur bir olay vardı ya, Yaşar Büyükanıt’la Erdoğan arasındaki o meşhur görüşmede, Büyükanıt’ın ve TSK nin rezil edildiği o konuşmada PKK, MİT ve TSK arasındaki işbirliğinin belgelerinin Tayyip Erdoğan Tarafından Büyükanıt’ın önüne serildiğini ve Büyükanıt’ın TSK nin Türk ordusunun böyle susturulduğunu anlattılar. Ve Taayyip Erdoğan’ın, “bu benimle mezara gidecek” dediği konuşmanın özünün aslında bu olduğunu söylediler.
Taayip Erdoğan’nın bu bilgiyi kamuoyuyla paylaşarak “TSK yı bitirmekle tehdit ettiğini bu şekilde tehdit ettiğini anlattılar. PKK nın bizzat devlet eliyle nasıl kurulduğunu anlattılar ve bu konularda halk uyandırılıp bilgilendirilmemi istediler benden.
Ama ben bunu yapamadım, yapmadım yapamadım, çünkü gözüm yemedi. Argo konuşmayayım ve sürekli onlardan kanıt isteyip durdum, sürekli olarak.
İşte asıl bu gün yaşadığım o mucizevi olaya geliyoruz:
Durup dururken sırt üstü yatmış durup dururken birden bilgisayarım kendiliğinden açıldı, hem de şifre filan yazmadan, bu mümkün değil ve internete de bağlı değildi. Buna rağmen ekranımda bir Yutup sayfası ve bir video açılmıştı. Ben daha ne olduğunu anlayamadan yine kendi kendine video oynamaya başladı. İşte bana kanıt olan ve bu videoyu yapmama sebep olan şu anki videoyu çekmeme sebep olan ve bana izlettirilen videoyu, yani Abdurahman Dilipak’ın konuştuğu bu videoyu siz de izleyin, önce izleyin ve sonra da ben size asıl ölümcül olan konuyu anlatacağım.
Burada başka bir ses devreye girerek şunları anlatmaktadır, sanırım Abdurrahman Dilipak.
“Abdullah Öcalan aslında “bebek katili” falan diye yazılıp çiziliyor ya. Yabancı birisi değil, aileden birisidir, Abdullah, aslında üniversite yıllarında boğaza filan da giderdik fikir kulübünün çevresinde Hasan Celal Güzel’lerin bulunduğu ortamlarda o an bile, üniversite yıllarından beri devletle ilişki içindeydi, Davut Kesire MİT ajanıydı, önemli bir göreve sahipti. Abdullah Öcalan’ın Şam’da oturduğu evin üstünde Abdullah, altında da MİT in bölge sorumlusu oturuyordu. Aileden derken yabancı birisi değil, aslında Apo’nun kurbanı, bizi bir terminatör olarak böyle yetiştirdiler”.
Beni uyaran benimle konuşan Türk Milletini uyarmamı, uyandırmamı isteyen bu üç varlığın benden açıklamamı istedikleri ve benim cesaret edemediğim konunun en açık ve net aleni bir şekilde delili vardı, biraz önce izlediğiniz videoda. Bu varlıklar bana PKK’nın 12 Mart darbesinden sonra ABD nin emri ve isteği ile bizzat TC tarafından TSK ve MİT tarafından kurulduğunu Türk ordusunda orgeneral olmuş, kuvvet komutanı olmuş, MİT başkanı olmuş birinin bu konuda bilgilendirilmemiş olmasının hatta bunu kabullenmeyecek birinin bu görevlere getirilmesinin asla mümkün olamayacağını ve oluşan ortaya çıkan bazı problemlerin de 12 Eylül Darbesiyle tamamen ortadan tamamen nasıl kaldırıldığını anlattılar. Hatta bana örnekli soru da sordular. Önce bir Rize’nin bir Trabzon’un ve Türklerin Türkiye’nin toplam nüfusu içerisindeki sayısal oranına bir bak, sonra da bu kişilerin son 14-15 sene içerisinde devlet sisteminde sayısal artışına ve oranına bir bak” dediler. “Bu senin için bir kanıt olmalı” demişlerdi, o zaman bana. Tabi ben o şekildeki bir araştırmayı yapmadım şu ana kadar. Ama Apdurahman Dilipak’ın bu videosunu izledikten sonra kendimden ve korkaklığımdan bir kez daha gerçekten tiksindim. Şunu bilmelisini ki Erdoğan ile yani AKP ve Erdoğan ile FETÖ, ABD İsrail Derin Devleti tarafından aynı nihai amaç için kurgulanmış, yetiştirilmiş ve görevlendirilmiş iki ayrı örgüttür. Ama amaç aynıdır ve şu anda FETÖ örgütü devlet içerisinde 15 Temmuz öncesine oranla eskiye oranla çok çok daha önemli ve stratejik makamları ele geçirmiş durumdadır. AKP Erdoğan FETÖ ve ABD İsrail ittifakı AKP ve FETÖ ittifakı ve ABD ve İsrail ittifakının ortak hedefi 2013 senesine kadar Atatürk’ün kurduğu TC Devletinin yani ilk Türk devletini tarihin kirli sayfalarına gömmektir. Tek amaçları bu, ne yazık ve ne acıdır ki bizim Atatürk’ün partisi dediğimiz CHP nin son 30 yıllık yönetimleri de bu tezgâhın, bu kurgunun birer parçası olmuşlar ve AKP nin Erdoğan’ın iktidarda tutulabilmesi için özellikle de en son Kılıçtaroğlu ile her türlü desteği vermişlerdir bu projeye. Umarım tüm kalbimle dilerim ki aptalca davranıp bana “deli” derler, “meczup” derler kimse inanmaz ve millete rezil rüsva olurum bahaneleriyle bu varlıkların bana söylediği şeylere anlatmakta bu türlü gerçekleri Türkiye ile Türk halkı ile paylaşmakta geç kalmış olmam. Bu videoyu Abdurrahman Dilipak’ın videosunu bir kez daha izlemenizi ve orada anlatılan Abdurahman Dilipak’ın sırıtarak anlattığı o korkunç gerçeği yani PKK nın aslında tamamen TC Devletini yöneten kişilerin derin devletin merinde ve komutasında olduğunu nasıl itiraf ettiğini bir kez daha dinleyin ve görün. Ve şu anda Türkiye’yi nereye götürmek istediklerini sunumuzun n olabileceği hakkındaki düşüncelerinizi yeniden bi gözden geçirin. Eğer anlattıklarımda akla mantığa uygun iğrenç ve kötü olosa da mantıklı olan bir şeyler gördüyseniz ve ülkeniz için herhangi bir şekilde endişeleriniz arttıysa lütfen bu bilgiyi, bu videoyu bu nedenle paylaşın”.
Bunları anlat Ragıp Çeçen ve Çeçen.
Cevat Kulaksız
Fotoğraflar: Ekranda adının Ragıp Çeçen ve Çeçen olduğunu söyleyen ve videodaki yazıya dökülen anlatımları söyleyen kişi.
Adının fotoğrafın altında Ragıp Çeçen ve Çeçen diye yazılı bu mesajı kopya edip bilgisayarıma yükledikten bir gün sonra, o adreste bu videoya rastlayamadım, kaldırılmıştı. Ayrıca soluk da olsa fotoğrafını da çektim ve sesi yazıya dökerek size sunmak istiyorum. Bu video bandında Ragıp Çeçen şunları anlatıyordu:
“-Bu sefer küfürden bile ağır, aralarında bayan bir Porf un da bulunduğu dört kişilik bir heyet tarafından yaklaşık iki saat süren bir test sonucunda Ayqusu 140 ın üzerinde olarak tescillenmiş salak bir heykeltıraş, ama ölümüne yurt sever ve Atatürkçü bir Türk insanıyım. Sizden ricam şu, siyasi görüşünüz, etnik kökeniniz ve dini inancınız ne olursa olsun, eğer zerre kadar bile olsun vatan sevginiz varsa ve kendinizin, çocuklarınızın, torunlarınızın zerre kadar iyiliğini istiyorsanız eğer, bu videoyu sonuna kadar ama anlamak için dinlemenizi rica ediyorum, sizden. Çünkü gerçekten çok önemlidir.
Şu anda hayatım boyunca en önemli işi yapıyorum, en önemli şeyi yapıyorum. Bunu ancak bu şekilde anlatabilirim şu anki durumumu. Biliyorsunuz benim hakkımda “meczup, deli” falan gibi bir sürü şeyler uyduruluyor. Bu ayqu meselesini de bu nedenle söylemek zorunda kaldım.
Fakat bugün size insanları bana, “deli, meczup, manyak” gibi sıfatlar takmasının çok daha ötesinde laflar söylemesine sebep olacak olan bilim kurgu gibi insanların doğaüstü veya mucize diye nitelendirebilecekleri yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum.
Bu gün yaşadım bu olayı. Aslında beni sevindirmesi gereken bu olay kişisel olarak beni bir kez daha çok üzdü.
Benimle, 8 Temmuz 2016 da benimle konuşarak benden, “derhal Ankara’ya gitmemi, ve “Erdoğan’a söyle ona yapmasın, vazgeçsin bu işten, diye uyarmamı isteyen ve bana, annesinin söyleyerek yazdırdığı bir mektubu kendisine vermemi isteyen üç varlığı bugüne kadar Türkiye’yi yönetenler hakkında bana verdikleri bilgileri zerre kadar bile olsa hiç kimseyle paylaşmadım, hiç kimseyle. Çünkü neredeyse her cümlesi devletin beni hemen yok etmesi için mantıklı bir sürü sebep oluşturuyor.
Bana bu varlıklar 12 Mart 1971 Askeri darbesinden itibaren Türkiye’nin Türk Ordusu’nun ve Mili İstihbarat Teşkilatının (MİT) bizzat Pentagon tarafından bizzat yönetildiğini, Kıbrıs Barış Harekatının yapılması gündeme geldiğinde Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan’ın bu durumun farkına vardıklarını ama üzerine gidemediklerini ve her ikisinin de büyük bir pişmanlık ve vicdan azabıyla bu dünyadan bu şekilde ayrıldıklarını anlattılar. Hatta” Ecevit’in öldürüldüğünü de söylediler. Ve daha da korkunç olanıysa o gün itibariyle, yani 16 Temmuz itibariyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) emir komutasının tamamen Amerika’nın elinde olduğunu, Pentagon’un elinde olduğunu, PKK NIN BİR ABD, BİR İSRAİL ŞİRKETİ OLDUĞUNU, çünkü onlar dediler “şirket” diye, “şirketi olduğunu” ve TSK nın bu nedenle asla PKK ya karşı gerçek anlamda tek bir operasyon dahi yapamadığını, hatta söz dinlememe eğiliminde olan bazı aktörlerin askerlerin veya devlet adamlarının nasıl gündem dışına çıkarıldığını, bu gerçeğin ise generallere çok acı verdiğini ve yüz kızartıcı yöntemlerle bu kişilere bu durumun anlatılarak onların da nasıl pasivize edildiklerini anlattılar. Yani Türk Ordusundaki generallerden bahsediyorum. Ve benim açımdan en korkuncu utanç verici ayrıntılardan birisi ise Tayyip Erdoğan’ın ABD tarafından kendisine verilen somut bilgi ve belgelerle TSK ne Genel Kurmay’a nasıl ayar verip diz çöktürdüğünü anlattılar.
Hatta o meşhur bir olay vardı ya, Yaşar Büyükanıt’la Erdoğan arasındaki o meşhur görüşmede, Büyükanıt’ın ve TSK nin rezil edildiği o konuşmada PKK, MİT ve TSK arasındaki işbirliğinin belgelerinin Tayyip Erdoğan Tarafından Büyükanıt’ın önüne serildiğini ve Büyükanıt’ın TSK nin Türk ordusunun böyle susturulduğunu anlattılar. Ve Taayyip Erdoğan’ın, “bu benimle mezara gidecek” dediği konuşmanın özünün aslında bu olduğunu söylediler.
Taayip Erdoğan’nın bu bilgiyi kamuoyuyla paylaşarak “TSK yı bitirmekle tehdit ettiğini bu şekilde tehdit ettiğini anlattılar. PKK nın bizzat devlet eliyle nasıl kurulduğunu anlattılar ve bu konularda halk uyandırılıp bilgilendirilmemi istediler benden.
Ama ben bunu yapamadım, yapmadım yapamadım, çünkü gözüm yemedi. Argo konuşmayayım ve sürekli onlardan kanıt isteyip durdum, sürekli olarak.
İşte asıl bu gün yaşadığım o mucizevi olaya geliyoruz:
Durup dururken sırt üstü yatmış durup dururken birden bilgisayarım kendiliğinden açıldı, hem de şifre filan yazmadan, bu mümkün değil ve internete de bağlı değildi. Buna rağmen ekranımda bir Yutup sayfası ve bir video açılmıştı. Ben daha ne olduğunu anlayamadan yine kendi kendine video oynamaya başladı. İşte bana kanıt olan ve bu videoyu yapmama sebep olan şu anki videoyu çekmeme sebep olan ve bana izlettirilen videoyu, yani Abdurahman Dilipak’ın konuştuğu bu videoyu siz de izleyin, önce izleyin ve sonra da ben size asıl ölümcül olan konuyu anlatacağım.
Burada başka bir ses devreye girerek şunları anlatmaktadır, sanırım Abdurrahman Dilipak.
“Abdullah Öcalan aslında “bebek katili” falan diye yazılıp çiziliyor ya. Yabancı birisi değil, aileden birisidir, Abdullah, aslında üniversite yıllarında boğaza filan da giderdik fikir kulübünün çevresinde Hasan Celal Güzel’lerin bulunduğu ortamlarda o an bile, üniversite yıllarından beri devletle ilişki içindeydi, Davut Kesire MİT ajanıydı, önemli bir göreve sahipti. Abdullah Öcalan’ın Şam’da oturduğu evin üstünde Abdullah, altında da MİT in bölge sorumlusu oturuyordu. Aileden derken yabancı birisi değil, aslında Apo’nun kurbanı, bizi bir terminatör olarak böyle yetiştirdiler”.
Beni uyaran benimle konuşan Türk Milletini uyarmamı, uyandırmamı isteyen bu üç varlığın benden açıklamamı istedikleri ve benim cesaret edemediğim konunun en açık ve net aleni bir şekilde delili vardı, biraz önce izlediğiniz videoda. Bu varlıklar bana PKK’nın 12 Mart darbesinden sonra ABD nin emri ve isteği ile bizzat TC tarafından TSK ve MİT tarafından kurulduğunu Türk ordusunda orgeneral olmuş, kuvvet komutanı olmuş, MİT başkanı olmuş birinin bu konuda bilgilendirilmemiş olmasının hatta bunu kabullenmeyecek birinin bu görevlere getirilmesinin asla mümkün olamayacağını ve oluşan ortaya çıkan bazı problemlerin de 12 Eylül Darbesiyle tamamen ortadan tamamen nasıl kaldırıldığını anlattılar. Hatta bana örnekli soru da sordular. Önce bir Rize’nin bir Trabzon’un ve Türklerin Türkiye’nin toplam nüfusu içerisindeki sayısal oranına bir bak, sonra da bu kişilerin son 14-15 sene içerisinde devlet sisteminde sayısal artışına ve oranına bir bak” dediler. “Bu senin için bir kanıt olmalı” demişlerdi, o zaman bana. Tabi ben o şekildeki bir araştırmayı yapmadım şu ana kadar. Ama Apdurahman Dilipak’ın bu videosunu izledikten sonra kendimden ve korkaklığımdan bir kez daha gerçekten tiksindim. Şunu bilmelisini ki Erdoğan ile yani AKP ve Erdoğan ile FETÖ, ABD İsrail Derin Devleti tarafından aynı nihai amaç için kurgulanmış, yetiştirilmiş ve görevlendirilmiş iki ayrı örgüttür. Ama amaç aynıdır ve şu anda FETÖ örgütü devlet içerisinde 15 Temmuz öncesine oranla eskiye oranla çok çok daha önemli ve stratejik makamları ele geçirmiş durumdadır. AKP Erdoğan FETÖ ve ABD İsrail ittifakı AKP ve FETÖ ittifakı ve ABD ve İsrail ittifakının ortak hedefi 2013 senesine kadar Atatürk’ün kurduğu TC Devletinin yani ilk Türk devletini tarihin kirli sayfalarına gömmektir. Tek amaçları bu, ne yazık ve ne acıdır ki bizim Atatürk’ün partisi dediğimiz CHP nin son 30 yıllık yönetimleri de bu tezgâhın, bu kurgunun birer parçası olmuşlar ve AKP nin Erdoğan’ın iktidarda tutulabilmesi için özellikle de en son Kılıçtaroğlu ile her türlü desteği vermişlerdir bu projeye. Umarım tüm kalbimle dilerim ki aptalca davranıp bana “deli” derler, “meczup” derler kimse inanmaz ve millete rezil rüsva olurum bahaneleriyle bu varlıkların bana söylediği şeylere anlatmakta bu türlü gerçekleri Türkiye ile Türk halkı ile paylaşmakta geç kalmış olmam. Bu videoyu Abdurrahman Dilipak’ın videosunu bir kez daha izlemenizi ve orada anlatılan Abdurahman Dilipak’ın sırıtarak anlattığı o korkunç gerçeği yani PKK nın aslında tamamen TC Devletini yöneten kişilerin derin devletin merinde ve komutasında olduğunu nasıl itiraf ettiğini bir kez daha dinleyin ve görün. Ve şu anda Türkiye’yi nereye götürmek istediklerini sunumuzun n olabileceği hakkındaki düşüncelerinizi yeniden bi gözden geçirin. Eğer anlattıklarımda akla mantığa uygun iğrenç ve kötü olosa da mantıklı olan bir şeyler gördüyseniz ve ülkeniz için herhangi bir şekilde endişeleriniz arttıysa lütfen bu bilgiyi, bu videoyu bu nedenle paylaşın”.
Bunları anlat Ragıp Çeçen ve Çeçen.
Cevat Kulaksız
Cevat Kulaksız Fotoğraflar: Ekranda adının Ragıp Çeçen ve Çeçen olduğunu söyleyen ve videodaki yazıya dökülen anlatımları söyleyen kişi.
Hiç yorum yok: