Header Ads

Hava durumu uygulamasi android mobil cihazlar icin
Son Dakika
recent

Eğitimde devrim: Köy Enstitüleri

Eğitimde devrim: Köy Enstitüleri
Çökmüş bir devlet ve ümmet toplumundan bir ulus yaratılmıştır. Artık yeni bir toplum ve yeni bir insan amaçlanmaktadır. Bir eğitim seferberliği başlamıştır artık. Büyük Önder, Kurtuluş Savaşı’nın ardından öğretmenlere, “Ordularımızın kazandığı zafer sadece eğitim ordusunun zaferi için zemin hazırlamıştır. Gerçek zaferi bilgisizliği yenerek siz kazanacaksınız” diyerek hedefi gösterir.
Akla ve bilime öncelik veren bir kalkınmaya ve eğitime ihtiyaç büyüktür. Eğitim seferberliği, düşünen, soran, öğrenen, eleştiren, seven, sevilen, özgür bilinçli bireyler yetiştirmeyi amaçlamıştır. Köy çocukları, yoksulluk ve yoksunluklar içinde yaşamaktan kurtulmalı, dünyaya, bilime, sanata, edebiyata açılmalıdır. Yaşam güzelliklerle ve çok çeşitli olanaklarla doludur. Tüm insanlarımız için bu olanaklara kavuşma fırsatı yaratılmalıdır.

Eğitimde devrim: Köy Enstitüleri
1939’da Milli Eğitim Bakanı olan Hasan Âli Yücel, İ. Hakkı Tonguç’la birlikte Köy Enstitülerinin kuruluşuna öncülük eder. İsmet İnönü onları desteklemektedir. Mehmet Başaran’ın deyimi ile bir değil bin gül açmaktadır Anadolu’da. 21 Köy Enstitüsü kurulmuştur. Toplumun özlemini çektiği insanı, özgür bireyi yetiştirecektir bu okullar, orada öğrencilik ile işçilik birleştirilmiştir. Üreten, halk kaynaklarına açılan topraktan, doğadan öğrenilen bir okul yaratılmıştır. Orada türküler söylenir, halay çekilir, tiyatro yapılır, yurt ve insan sevgisi taşıyan girişimci, akılcı, yaratıcı, laik, çağdaş, bağımsız, özgür insanlar, gençler yetişecektir. Büyük eğitimci Hasan Âli Yücel bu yıllarda Türk toplumuna 500 klasik eser kazandırmış, tercüme büroları kurmuştur. Melih Cevdet Anday, Nurullah Ataç, Orhan Veli, Erol Güney bu bürolarda, Konservatuvar ve Köy Enstitülerinde görev alırlar. Meslek okulları açılmıştır. Enstitülerde öğrenciler yılda 20-25 kitap okumakta ve hümanist kültürle yoğrulmaktadırlar. Okulların çalışkan idealist müdürleri ve öğretmenleri vardır. Sabahattin Eyüboğlu, Vedat Günyol, Azra Erhat, Cavit Orhan Tütengil de öğreticiler arasındadır. Âşık Veysel halk müziği öğretmenidir.
Eğitimde devrim: Köy Enstitüleri

Saldırılar başlıyor
Bu, tüm dünyada örnek alınan ve övgü ile anılan ama bazı çevrelerde kaygı uyandıran okullarla ilgili söylentiler ve iftiralar gecikmemiştir. Seçimler yaklaşmaktadır, partiler köy ağalarına el atmakta ve onları Meclis’e taşımakta yarar ve çıkar görmektedirler. Aşiretler, şeyhler, ağalar, sömürücü güçler kaygılanmakta haklıdırlar. Köleliğe, ağa baskısına başkaldıracak pırıl pırıl gençler yetişmektedir burada. Tehlike büyüktür, ağalar ağası Kinyas Kartal, İnönü’ye gelip “Paşam, bu okulları kapat, yoksa doğudan oy alamazsın” demiştir. Eğitim yoksunu halkımızın oyunu almak artık gündemdedir. Bu amaç her şeyin üstündedir. Bunun için her çareye başvurulabilir ve Köy Enstitüleri yok edilebilir. Nitekim öyle olmuştur. Enstitüler için soruşturmalar başlatılmış, Meclis’ten heyetler gelip sorgulamalar yapmıştır:
“Hep birlikte ne marşı okuyordunuz?” (Ziraat Marşı’nı kastediyorlar.)
“Orhan Veli niçin geldi?”
“Sabahattin Ali niçin ziyaret etti?”
“Hangi Rus yazarlarını okuyordunuz?”
“Kız erkek birlikte eğitim olur mu?”
Bu sorulara okul müdürlerinin verdikleri cevapları, onları saygı ile anarak okumalıdır her çağdaş insan. Adeta bir uygarlık dersi niteliğindedir bu cevaplar. Her şeyden önce kurucuları yok etmek gerekiyordu. Hasan Âli Yücel’in karşısına onu solculukla suçlayan bir avukat çıkarıldı. Büyük eğitimci bakanlıktan ayrılmak zorunda bırakıldı. İsmail Hakkı Tonguç etkisiz hale getirildi. Milli Eğitim Bakanlığı’na getirilen tutucu zatın (Reşat Şemsettin Sirer) enstitülere hiç sempatisi yoktu. Yavaş yavaş budandı bu mucizeler yaratan, en büyük yurtseverleri, şairleri, yazarları yetiştiren okullar.
Eğitimde devrim: Köy Enstitüleri

‘Marshall Planı, Truman Doktrini...’
Mehmet Başaran’a, bu kıyım nasıl yapıldı diye sorduğumda, “Coşkun Hoca, Marshal Planı, Truman Doktrini...” demişti. Evet ABD yardım edecekti ama şartları vardı: Bilgili, çağdaş, bilinçli yurttaşlar yetiştirilmesine izin verilmemeliydi. 1948’de Hasanoğlan Yüksekokulu kapatıldı. 1950’de Demokrat Parti’nin iktidara gelişi ise her şeyin sonu oldu. Halkevleri ile birlikte Köy Enstitüleri, daima özlemle anacağımız, yok edilişine aralıksız esef edeceğimiz, onları yok eden karanlık güçleri lanetleyeceğimiz benzersiz aydınlanma odakları olarak yakın tarihimizdeki yerlerini almışlardır. Bu okullarla bir kurtuluş ve aydınlanma savaşı verilmişti ama karşıdevrimciler onu yarıda bıraktılar.Türk ulusuna, Türkiye Cumhuriyeti’ne vurulmuş en büyük darbedir bu...

Coşkun Özdemir

Prof. Dr. Coşkun Özdemir/Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.